18 Şubat 2014 Salı

Senden Arda Kalanlarla Kalamadım


Boşluktayım, bayağı bildiğimiz boşluktayım. Kendimi hiç bir yere sığdıramıyorum. Kendimi hiç bir yere koyamıyorum. Ya koyduğum yere yakışmıyorum, ya koyduğum yere ayak uyduramıyorum. Bence en güzel senden güzeldim. Senden sonrası yokmuş işte, senden sonrası boşlukmuş. Boşluk dediğim şeyde en dibin daha dibi olduğunu görmekmiş. Az önce 'senden sonra' dedim ya çok garip geldi. O ne lüzumsuz tabir öyle. Keşke hiç ağzıma almak zorunda kalmasaydım ama gidene en çok 'senden sonra' yakışırmış. Keşke sonram olmasaydın sonum olsaydın. Keşke.. keşke.. keşke.. Keşkeler ya insanın canını yakar, ya olmayacak hayallere sürükler. Sensiz bu hayatın ne tadı var ne tuzu. Keşke yanımda olsaydın da olmayacak hayaller kurmak zorunda kalmasaydım. Zaten sen yanımdayken hayal kurmama gerek kalmazdı. Öyle tatlı tatlı sensizliği anlattığıma bakma. Bilirsin ben hep tatlı dilliyimdir ağlarken bile gülerim. Sensiz ağlarken güldüğüm falan yok. Sensizlik hiç bir göz yaşına benzemiyor. Bir kere huzurum gitti benim. Artık liman olarak kullanacağım kollar yok. Gözlerine yeni bir dünya kurduğum adam yok.  Sadece giden sen var, kalan ben var. Biz yok. Birde nefes alıyorum ya, aslında alamıyormuşum gibi bir his var. O çok garip işte. Ha birde şey var, içimde bağırarak hıçkırarak ağlamak isteyen bir kadın var. Ne zormuş senden sonrası, ne zormuş senden sonrasına anlam yüklemek. Aslında zor değilmiş imkansızmış. Çünkü nefes bu, yerine başka bir şey konulmuyor. Anlatabiliyor muyum sensizliği? Herkeste seni görüp hiç birinin sen olmadığını anlayıp yaşadığım hayal kırıklığını anlatmama gerek yok sanırım. Gitti bitti derken diğer yandan umut beslemenin ne acı bir şey olduğunu anlatamıyorum. Başlarsam bitmez çünkü. Sen giderken bizi bitirdin ama benim sensiz çektiğim acılar ne biter ne azalır. Anlat anlat da bitmez, yaşa yaşa da bitmez. Kısacası senden sonrası bol uyku, şişik gözler, senden sonrası düştüğüm kuyudan kurtulmaya çalışmak değil, düştüğüm yerden daha dibe yuvarlanmamak için orada kalmaya çalışmak. Ben senden arda kalanlarla kalamadım, ben senden arda kalanlarla yaşayamadım.

Umutsuz Halim, Ruhsuz Çöküşlerim, Kalpsiz Hissedişlerim


Bir kere terk edildim, sonrasını hatırlamıyorum. Şu hayatın neresinde varım neresinde yokum, ne kadarında varım ne kadarında yaşıyorum bilmiyorum. Bir kere gittin sen, sonra ben ne kadar ölmeye çalıştım bilmiyorum. Bir şeyler hatırlıyorum, ben karanlığa tahammül edemezdim. Mesela gece yatarken bile ışığı açıp uyurdum. Şimdi yorganın altından çıkmıyorum. Sensiz gündüzler çok sinir bozucuymuş. Sensiz çok garibim, içimde bir uğultu var. Ruhum yokmuş gibi, ruhum sende kalmış gibi. Sensizlik gözlerimi karanlığa kitlemem gibi. Sensiz yaşamak varla yok arası bir ölüm gibi. Ben yokluğunla varlığın arasındaki hayallere dalıp gitmiş bir kadın gibi. Ve sen beni aforoz ettiğinden beri gözlerim gittiğin kapıya kitli. Hani belki dönersin, belki seni kaldığımız yerde karşılarım. Bu aralar beynim, keşkelerle, belkilerle, senli hayallerle dolu. Kalbim çok yorgun, yaşlı yatalak hasta gibi. Hissetmiyor, kan kusuyor ve bildiğin ölüyor işte. Söylesene kalbim bu şekilde ne kadar devam eder? Ruhum yok, kalbim ölü ben ne işe yararım? Gel bir merhaba de kalbimi toparlayayım. Gelmişken ruhumuda çaldığın yere bırak. Artık sev beni falan demiyorum, bizden geçti. Umudum tükendi benim. Sadece sende kalanlarımı getir birde zor olacak ama kendini unuttur öyle git. Bu saatten sonra varlığında, yokluğunda acı verecek. 'Umutsuz halim, ruhsuz çöküşlerim, kalpsiz hissedişlerim' işte bunlar sensizliğin özeti. Sensizliğin kaç ayrı hayra böldüm, yok işte hiç birinden hayır yok. Sensizlikte hayır yok, sendende bana hayır yok. Çelişkilerimle bittiğim günün dünündeyim. Ölüme ramak kala en acı günümdeyim. Sensizliği senle doldurmaya çalışan saçma bir günümdeyim. Saçının tek telini yüzlerce sayfaya süsleyip püsleyip anlattım. Sen onuda mahvettin, benide senli yazılarımıda mahvettin. Güzel olan ve varsa sildin attın, senden başkasına şiir yazmadım, yokluğunda kağıda seni döken kalbime çok kesik attın. Sen beni ağır cezayla karanlığa kapattın. Sen beni her satırımda seni zikreden bir beyinle ortada bıraktın. Hadi gel unuttur kendini yada gel öldür benliğimi. Ben artık yoktan var etmeye çalışarak dökemiyorum hayallerime seni.

15 Şubat 2014 Cumartesi

Merhaba



Merhaba ben adınla boğduğun, hayallerini üzerine yıktığın o kız. Nasılsın? Benden gittikten sonra iyi olduğunu söylemişsin. Ben senden sonra hiç iyi olamadım. Hala yıllar önce bıraktığın yerdeyim. Hala kimse beni ağlarken görmesin diye kapıları kilitliyorum. Hala haykırışlarım duyulmasın diye ellerimle ağzımı kapatarak ağlıyorum. Unutamadım ben seni. Giderken ' bir kaç güne unutursun' dediğin kız yıllardır unutamadı seni. Ne yaptıysa yokluğuna çare bulamadı.Yokluğunda divane avare ortalıkta dolaştı. Tek bir mesajını bekledi, tek bir kelimeni duymak istedi. Boşa beklediğini bile bile bekledi. 
Merhaba ben hayallerini başına yıkıp gittiğin kız. Bu sefer kesin hatırlarsın beni. Küçük bir evimiz olacaktı, bir kedimiz, bir köpeğimiz olacaktı. Biz battaniye altında sarılırken onlar ayak ucumuzda yatacaktı. Yanaklarıma küçük bir dokunuşunla dünyalar benim olacaktı. Ama sen gittin. 'Ben sevilmeyi beceremiyorum' deyip gittin. Halbuki sen sevilmeyi çok iyi becermiştin. Sen sevmeyi becerememiştin. Hoş bundan sonra ne fark eder ki, sen gittin. Ben o hayalleri tek başıma yaşayamadım. Yaşayamazdım da, onlar bize aitti. Bilirsin, sen yokken hiç birinin anlamı kalmadı. 
Ve son olarak merhaba ben yokluğunda her gün ölüp ölüp dirilen kız. Ben hayallerini yıktığın, vaatlerde bulunup, hiç gitmeyeceğim deyip bıraktığın kız. Ben yıllarını çaldığın, yıllarını sana heba ettiren, bir umut düzelmeni bekleyen, bir umut dönmeni bekleyen kız. Ben senin için kendinden vazgeçen kız. Ben 'seni seviyorum' yalanına gözünü kırpmadan inanan kız. Nasılsın?

4 Şubat 2014 Salı

Yazın Çok Güzeldik


Yazın çok güzeldik. Dünyada sadece ikimiz var gibiydik, çok mutluyduk. Sanki hiç bitmeyecekmiş gibi çok seviyorduk. Sonra sonbaharla birlikte önce sallandık sonra yaprak gibi döküldük. Tesadüf mü bilmem ama kış geldi sen gittin. Kış sadece sokakları değil benim kalbimide soğuttu. Öyle böyle değil hemde çok soğuttu, sanırım giderken kapıyı açık bırakmışsın. Yokluğunda ne yaptıysam ısınamadım. Başlarda yine yaz gelsin diye bekledim. Sonra düşündüm, bana yaz ne faydaki sonuçta benim yazım seninle güzeldi. Güneş benim değil sokakların güneşiydi, benim güneşim sendin. Beni ısıtacak olan, kalbime aydınlık getirecek olan sendin. Ama şimdi yoksun yüzlerce şarkı var. Hatırlıyor musun bizim bir şarkımız yoktu, bütün şarkılar bizimdi. Biz aşkın her haliydik. Her halinde güzeldik. Şimdi yokluğunda tüm şarkılar ruhuma yasak gibi, lanet gibi. Canımı çok yakıyorlar O şarkılarda bana seni hatırlatmaktan çok zamanında gülerek dinlediğim şarkıları ağlayarak dinlemek koyuyor. Tanrım neden onu benden aldın? Tanrı neden ölümü bir kerende değil acıyla, yavaşça ve bana izlettirerek veriyorsun. Ben sana ne yaptım? Tanrım neden onu benden aldın? Onu en çok koruyup kollayabilecek kişi bendim. Ben onu kendimden çok severdim. Bari sen cevap ver Tanrı seni benden neden aldı? Her gece ayrılmamak için dua ettiğimizi sanıyordum. Şimdi tenin bana yasak, bir daha yüzünü görebilene aşk olsun. Öyle mutsuzum ki anlatamam. Anlatsamda beni ben kadar kimse anlayamaz zaten. Çok merak ediyorum 'hayatımda hiç bu kadar mutlu olmamıştım' diyebileceğim bir gün gelecek mi acaba. Sahi dönecekmisin bir gün? Yazın olmasada gel. Ben seninle kışın ortasında bile yazı yaşarım. 

Kaç Kere Bitip Yeniden Başladık


Kaç kere bitip yeniden başladık bilmiyorum. Bildiğim tek şey bu sefer sondu. Aramızdaki ip öyle ince bir hal almıştı ki sonunda koptu. Bu sefer gerçekten sondu çünkü ben çağırmaktan, sen dönmekten yoruldun. Nihayet aşkın oyun olmadığını anladın. Keşke anlamasaydın, aşkın oyun olmadığını anladığın an benimle kalmak yerine çekip gitmeyi tercih ettin. Halbuki ben sürekli bitip yeniden başlamaya alışmıştım. Bu ilişkimize çok zarar verdi ama 'ne senle ne sensiz' modeli sevgili olmak tamamen bitmesinden iyiydi. Düzelmen için yapmadığım şey kalmayınca kendimi boşluğa, senin gibi bir gidip bir gelmelere bıraktım. Umursamazın önde gideni oldum, benide kendine benzettin. Yinede olmadı işte. Bensizde olabileceğini anladın. Ha birde sanırım seni benim gibi şımartacak birini bulabileceğini sandın. Orada çok yanıldın işte. Kimse senin nazlarını benim gibi çekmez. Kimse sana benim gibi aşık olmaz. Bir kere sen aşık olunacak bir adam değilsin. Zaten seni ben değil kalbim sevmişti. O yüzden boş ver, kendini başka kadınlara sevdirme ihtimalini geç. Seni bu halinle kimse sevmez. Belki büyük konuşuyorum ama sevmez işte. Çünkü o sürekli gidip döndüğün, seni hep seven cici kız arkandan çok beddualar edecek. Hiç beklemezdin benden değil mi? Bende kendimden beklemezdim. Bana yaşattıklarının binlerce katını çek diye beddua edeceğim aklımın ucundan geçmezdi. Artık nasıl çıldırttın beni sen düşün. Hani sevenin bedduası tutarmış ya bende o yüzden her gece yatağımda ağlarken beddua etmeyi ihmal etmeyeceğim. Hiç bir kadın seni sevemeyecek yada benim sana aşık olduğum gibi birine aşık olup benim yaşadıklarımı yaşayacaksın. İşte o zaman beni mumla arayacaksın. Bu gün sen, senin olmayan beni sevemedin. Bu gün aşkımız için son kalan umut ipi kalbimden söküldü. Ben artık akıllandım. Kaç kere bitip yeniden başladığımızın önemi yok. Gidişinle dönüşün arasındaki zamanda çektiğim acıların, sensiz günlerin, yaşattıklarının önemi var. Yani ben aramızdaki ince ipi söktüm, artık kalbimde bana yaşattığın acılardan oluşmuş kanlı bir ip var. Bir gün gelecek sen ona tutunup bana dönmeye çalışacaksın. Ben o kanlı iple ümitlerine, sende güzel olan ne kadıysa onlara dolanacağım.Aşkın oyun olmadığını anlayıp beni terk etmen beddualarla zikreden kalbimi susturmaya yetmeyecek. Kaç kere bitip başladıysak o kadar ölüp dirileceksin. Şimdi sen söyle bundan sonra kalbin kaç parçaya ayrılıp yaşama tutunmaya çalışacak?

3 Şubat 2014 Pazartesi

Seni Nasıl Kocaman Severim Anlatamam


Seni nasıl kocaman severim anlatamam. Kirpiklerin mesela, hani kopunca baş parmağınla işaret parmağının arasında tutup uçar mı uçmaz mı diye sorarlar ya, ha işte ben kirpiğini üfleyip düşürmeye bile kıyamam. Ama bilirsin ben sana öyle süslü hecelerle seslenemem. Dilimden bile kıskanırım seni. Yada tamam abartmayalım biliyorsun işte karşında heyecanlanırım elim ayağım birbirine dolanır, sesim titrer. Öyle sürekli güzel şeyler söyleyemem bazen isterim ki sana olan aşkımı gözlerimden anla. Hemde öyle bir anla ki hiç gitme benden. Gitmeyi aklına bile getireme, getirsen bile utan kendinden. İşte öyle çok sev ki elimi tutunca terlese bile bırakma. Bak birde eşit sevelim birbirimizi karşılık beklemeden sevelim, karşılık bekleyeceğimiz tek şey birbirimize olan sevgimiz olsun. Ben senin kirpiklerine bile kıyamazken sende benim kırılan tırnaklarıma kıyama. Bilirsin biz kızlar duygusalız tırnağımız kırılsa bile ağlarız. Hah işte mesela tırnağım kırılsa bile boş verme beni, saçmalıyorum diye kız bana o zaman bile yanımda ol. Çok romantik olalım ama gözlerimizle, öyle sıkıcı falan olmayalım. Arada sebepsiz yere minik burnundan öpeyim sende ellerimden öp. Bilirim ellerimi çok seversin. Ben pek sevmem öyle ellerimi öpmeni ama sen seviyorsan eğer sorun yok. Sen neyi seversen ben ona anlayış gösteririm. Öyle birbirimizin sevdiği şeyleri sevmek zorunda kalmayalım, sadece anlayış gösterelim. Bizi birbirimizin kalıbına sokmaya çalışmayalım. Birbirimizi olduğumuz gibi sevelim. Hemde kocaman sevelim. Sana benimle ilgilen diye öylesine trip attığımda bile birbirimizi sevelim. Arada kavga edelim öyle hep aşk böceği gibi dolaşmak olmaz etrafta, sonra nazara geliriz. Öyle işte kavga ederken bile kalplerimiz küsmesin. Birbirimizi kaybetmekten korkalım. Hep en mutlu biz olalım. Her gelişinde sırf seviyorum diye beyaz çikolata getirme mesela, arada o nefret ettiğim bitter çikolatadanda getir. Ben sevmediğim şeylerde bile seni göreyim ve böylece her an mutlu olabileyim. Ben saçımı toplamaktan nefret ederim bilirsin, sen inatla her buluşmamızda saçlarımı toplat bana. Gıcıklıklarını bile severim bilirsin. Böyle masum ve mutlu olalım işte. Ben seni hastalıkta sağlıkta hep kocaman severim. 

Seninle Mutlu Son Yok


Bana ilk 'ben yokum artık' dediğinde çok küçüktüm. O zaman ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Vazgeçmeliydi, kendimi yıpratmamalıydım ama bilmiyordum işte. Sadece çok seviyordum ve bana dönmen için uğraşıyordum. Şimdi neredeyse yirmi yaşındayım. Şimdi yine seviyorum, şimdi yine yoksun. Şimdi yine bekliyorum ama dönmüyorsun. Bıkmadın mı bana umut verip çekip gitmelerden? Bıkmadın mı fevri hareketlerinle kalbimi kırıp dökmelerden? Bıkmadım mı beni sevmeyen birine binlerce şans verip üzülmelerden? Ben bıkmadım bıkamadım, aşığım. Sende bıkmadın bıkamadın, dönmüyorsun. Bunun sonu böyle nereye gidecek bilmiyorum. Sana göre bu sondu, gittin. Bana göre bu son değildi, olamaz çünkü ben çok aşığım. Sonu gelmiş bir kalbin uzatmalarını oynuyorum. Direniyorum, belki dönersin diye diretiyorum. Kalbimle bir olmuş aklımı ikna etmeye çalışıyoruz. Hani bir şeyi çok istersen olurmuş ya bizde bunu kalbimle bir olmuş aklıma anlatmaya çalışıyoruz. Yani yıllarımı biraz daha ziyan etmek için aklımdan izin istiyoruz. Bak ben senin için kendimi mahvediyorum. Çünkü seni kendimden çok seviyorum. Seni kendimden çopçok seviyorum. Umurunda mı? Tabiki değil. Bir gün umurunda olacak mı? İşte bunun olması için uğraşıyorum ama artık umudum kalmadı. Çünkü bir kere sonumuzu getirdin sen. Bir kere giden bir daha eskisi gibi sevemez. Yani bir kere gittin, sonrasında ben hep kendimi kandırdım. Bir kaç kere seni geri döndürmeyi başardım. Olmadı, yapamadın yine gittin. Seni benim gençliğimin en güzel yıllarını çaldın. Yirmili yaşların başında anladım. Ben ne yapsamda olmayacak. Ben ne yaptıysam kendime yaptım. Ben ne yaptıysam boşa yaptım. Sen ilk 'ben yokum artık' dediğinde vazgeçmeliydim. Baksana, kendimi ziyan etmem boşaymış. Her şey koca bir hiçmiş. Sen ilk 'ben yokum artık' dediğinde çoktan gitmişsin. Çok hayal kurmak benliği yıkarmış. Oluru olan ve olmayan şeyler varmış. Yani her şey çok isteyince olmazmış. Ben zamanla öğrendim ki olmayınca olmuyormuş. Seninle mutlu son diye bir şey yokmuş. 

Beni Seven Adam, Benim Sevemediğim Adam


Biriyle konuşmaya ihtiyacım var. Aslında biriyle konuşmakta istemiyorum çünkü beni anlamayacak. Zaten benimde anlatmaya halim yok, bilmiyorum kafam karışık. Aslında sanırım biriyle değil  onunla konuşmaya ihtiyacım var ama cesaret edemiyorum. Onu severken arkadaşız numarası yapmaya çalışmak beni çok yoruyor. Sanki günden güne benden uzaklaşıyor. Belkide sorun yokken sorun yaratıyorum, bilmiyorum. Onu unuttuğumu sanmıştım hatta yeni biriyle tanışmıştım ve bu yeni biri bana gerçekten aşıktı ama onu sevemedim işte Çünkü ben çoktan unuttum sandığım başkasını seviyorum. Seviyormuşum yani. Yeni tanıştığım adam elimi tuttuğunda anladım. Kendimi acayip suçlu hissettim, sanki yıllardır aşık olduğum adamı aldatıyormuş gibi hissettim. Tabi öyle bir şey yoktu çünkü aşık olduğum adam sevgilim değildi. Birde durup düşündüm acaba yıllardır aşık olduğum adam benim yeni tanıştığım adamı sevmediğim gibi beni sevmiyor muydu? Bunu gerçekten düşündüm çünkü yeni tanıştığım adam çok romantik bana aşık ne dersem yapıyor her kızın istediği gibi bir adam ama ben onu sevmiyorum. İnsan mükemmel birini nasıl sevemez ki. Ama diğer yandan bende mükemmeldim çok aşıktım ama aşık olduğum adamın beni sevmesine yetmedi. Demek ki yaşam statüleri boy, para, güzellik kalbin işine karışamıyormuş. İşte bu yüzden kafam karmakarışık. Bir adam bana aşık bende başka bir adama aşığım neden bu aşk şeysini denk getiremiyoruz ki? Bazen kendime kızıyorum insanlar açlıktan ölüyor sokaklarda yatıyor onca savaş var ve sen her gece bir adam için ağlıyorsun aferin kızım devam et. Bir yandanda diyorum ki insan bencildir en dipte olduğunu sanır ama bunun daha dibi olduğunu bilemez. Şu an gerçekten aklım bulanık beni seven bir adam var ve ben onu sevemediğim için üzülemiyorum bile. Tek üzüldüğüm aşık olduğum adamın yıllarca beni sevmemesi. Yıllardır beni sevmeyen bir adamı nasıl sevdiğime de hayret ediyorum doğrusu. Evet şimdi karar verdim gerçekten dertleşecek birine değilde bana çare bulabilecek birine ihtiyacım var. Kimseye güvenemiyorum. Kimseyi sevemeyecek gibi hissediyorum herkes bana yalan söylüyormuş gibi. Şu yaşıma geldim hala keşke sihirli bi değnek olsa da şu halime bir çare bulsa diye hayaller kuruyorum. Mutsuzum, biliyorum ki değnek falan yok olmayacak. Bir şey daha biliyorum bana çare bulabilecek tek kişide aşık olduğum adam ve oda hiç bir zaman olmayacak. Ha birde bana aşık olan adam var umarım onu hiç üzmem. O sevilmeyi çok hak ediyor. Ve umarım uyandığımda her şey kendiliğinden hallolmuş olur.