31 Ocak 2017 Salı

İki Kadın Bir Adam


Aynaya dahi bakmaktan korkuyordum. Aynaya her bakışımda seni görüyordum. yani tam olarak seni değil, daha beteri. Aynaya her bakışımda ruhumda bıraktığın izleri görüyordum. Ruh görülür mü hiç? Görülür. Kalbimin yorgunluğu gözlerime yansımış benim. Aynaya her baktığımda senin uğruna yıllarca yanan bir kadın görüyorum.

Bir gün sen demiştin ki "Ben bir kutu dolusu mektup, aynı kutuda bir gömlek, bir şal ve bir fotoğraf yaktım." Ben senin uğruna yıllarımı yaktım. Ben senin uğruna sayfalarca şiir, iki tane roman yazdım. Yakmayı bırak, öpüp koklayacak bir fotoğrafın bile yok. Sen banada kendinede bilerek kıydın. 

Sen kendi hayatını mahvettin, sonra düzene sokmaya karar verip benim hayatımı altüst ettin. Sen olduğun her yeri yangına çevirdin .Ama bir daha iki kadın arasında kalacak olursan birini sevdiğin halde ikisini idare etmeye çalışma. Sevmediğin kadının hayatından çalma. Aşkından ölenmiş gibi gözüküp öldüren olma. 

Bu saatten sonra seni unutabilmem için kendimden kaçmam gerek. Kaçabilir mi insan kendinden? Kalır mı yangın başladığı yerde? Kalmaz.Kalsa kalsa izi kalır. 

Kalbime kazınmış, yazılmış, yapışmış bir izsin. Ya da başka her ne dersen.

Sen ne dersen de. Ben bu yangını yaşayanım. Sen ardına bakmadan kaçansın.



25 Ocak 2017 Çarşamba

Sen Kimsin ki?


Bu bir Yanılgının öyküsü.
Güçlü bir kadınla yıkılmış bir adamın arasında geçiyor. 
Öykü boyunca güçlü kadın, yıkılmış adamın yaralarını sevgisiyle sarıyor. Kalbinden çalıp yıkılmış adamın ömrüne koyuyor.
Güçlü kadın varıyla yoğuyla yıkılmış adamın elinden tutup onu dimdik, heybetli, cesur bir adama dönüştürüyor.
Ve öykünün sonunda yıkılmış adam, güçlü kadını terkediyor.

Güçlü kadın anlıyor ki mesele güçlü olmakta değil, güçlü kalabilmekteymiş.
Anlamak yetmiyor, onca yanılgı, hayal kırıklığı, terkediliş güçlü kadını darmaduman ediyor.
Yangın sönmüyor, köz oluyor öylede kalıyor.

Ben öykünün  burasında bittim. Sevgim, gücüm, umudum.. Herşeyimle yittim. 
Sense başka bir yol tercih ettin. O yolda umut dahi yoktu.
Senin için o yolda kalbinde öldürmek istediğin o kadının can yakan anılarıyla, bir zamanlar seni sevgisiyle saran güçlü kadının beddualarından başka hiç bir şey yok.

Bazen hayretle soruyorum kendime;
Sen kimsin ki kalbimi söküp sana verecek kadar çok sevdim. Sen kimsin? Hayatımın içine etmekten başka bir halt etmeyen bir adamı ben nasıl bu kadar sevdim. Sen kimsin ki bir türlü vazgeçemedim? Kolumu kanadımı kırmaktan başka hiç bir şey yapmadın. Ama aptal ben, gözlerine her baktığımda daha fazla hayran oldum. Beni bırakıp gittin daha fazla taptım. Başkasına aşıktın, senden vazgeçmeye çalışırken bir baktım ki kendimden vazgeçmişim. 

Beni sev diye diye kalbimi uğruna sererken bir baktım ki kendi yarattığım adamın egosunun altında ezilmişim.

Söyle. Kimsin sen? Boynuna sarılıp öpüp koklamak isteyecek kadar özletecek kimsin?


24 Ocak 2017 Salı

Acı Tesadüfler


Sevdiğiniz insan sizi başkası uğruna terkedince başta buna inanmak istemezsiniz. Sonra durumu kabullenmeye çalışır, ağlama nöbetleri geçirmeye başlarsınız. Uyuyamazsınız, unutamazsınız. Başkasını sevip giden odur ama bu durumdan kendinizi sorumlu tutarsınız. Kendinizden nefret edersiniz. Canınızı yakacak şeyler yapmaya başlarsınız. Saçmalarsınız. 

En son raddeye gelince aklınız gidip gelmeye başlar, ağlaya ağlaya dün kıyamadığınız insana beddua edersiniz.
"Benim yaşadıklarımı yaşasın" dersiniz.
Bazen hızınızı alamayıp "Benim yaşadıklarımın binlerce katını yaşasın" dersiniz.

Sonra aradan günler, aylar, yıllar geçer. Alışırsınız, İlk gün ki kadar acı çekmesenizde o acı yerli yerindedir. Unutamamışsınızdır. Unutmayı bir kenara bırak, hala sizi terkeden kişinin içinde kendinizi bulursunuz.

İşte bunun adı "acı tesadüfler". 
Siz onun için ağlaya sızlaya 'iki kadın bir adam' dinlerken o, 'Baharımı kış eden öpüşlerin yalan mı? Harap olan bu gönlüm senin için saray mı?' sözlerini başkası için paylaşır. Aynı şarkıyı aynı anda dinlersiniz. Aynı filme ayrı gidersiniz. Aynı soruya aynı cevabı verirsiniz. Hala ruh eşisinizdir ama hiç bir zaman kalp eşi olmamışsınızdır. 

Çok yoğun duygular içindedir, olmayan aşkın ızdırabını çeker. Sebebi sizin ettiğiniz bedduadır. O beddua içinizdeki yangını söndüremediği gibi genişletir. Siz ona ağlarken o başkasına ağlar. Çünkü bunu siz istemiştiniz, 
Demiştiniz ki "bana yaşattıklarını ömür boyu yaşasın," 

Sonra sorarsınız kendinize; 'neden acı tesadüflerle hep ben karşılaşıyorum?
Cevap kendinizde.

22 Ocak 2017 Pazar

Gidişine Bile Hayran Kaldım



Tanıdığım bir insanla bile yolda yürürken karşılaşma ihtimalim çok düşükken neden sürekli karşıma çıkıyorsun? Her seferinde, hiç ummadığım anda, pat diye. Kafamı kaldırıyorum, iki adım ötemdesin. Geri dönüyorum, arkamdasın.

Yolda yürürken tanıdığım biriyle hiç denecek kadar az karşılaşmışken, beni sevmeyen bir adam her köşe başında karşıma çıkıyor.

Herşeyde bir hayır var derler, inanırım.
Ama anlayamıyorum, beni sevmeyen bir adamla sürekli karşılaşmayı anlayamıyorum. Bunun neresinde hayır var? Allahım canımı yaka yaka mı unutturacaksın onu bana? Sürekli karşıma çıkararak mı içimdeki hisleri törpüleyeceksin? Beni ordan oraya vurarak mı hissizleştireceksin? Eğer öyleyse onu yakın bir zamanda unutabileceğimi sanmıyorum.

Onu gördüğümde yine kalbimden aşağı kaynar sular döküldü. Onu ilk gördüğüm an hissettiğim acımsı heyecanı son gördüğümde de hissettim. İçimde değişen, törpülenen, unutan hiç bir his yoktu. 3 adım önümdeydi. 4 yıl önce ilk buluştuğumuz gün giydiği deri ceketi giyiyordu. Kocaman yeşil gözleri hala aynıydı, derin olduğu kadar umursamazdı. Hafif dalgalı saçlarını kestirmişti. Olsun ona her şey yakışırdı.

Yanımdan geçip gittiği an kendimi küçülmüş hissettim. Tutup kolundan kendime çekmek, sarılıp hiç bırakmamak istedim. Defalarca olduğu gibi hiç bir şey yapamadım. İnsan Tanrısı gibi gördüğü birine ne yapabilirdi ki.

Yanımdan geçtiği an bir kez daha anladım, hiç bir zaman unutamayacaktım.

Unutabilmek ne mümkün, bu şehrin sokakları ikimize dar geliyordu.

Arkamı döndüm, gözden kaybolana dek gidişini izledim.
Gidişine bile hayran kaldım.

13 Ocak 2017 Cuma

Beş Para Etmez Adamlara Yazan Kadınlar


Beş para etmez bir adamın gözlerine destan yazacak kadar aptal bir kadın olmak...
Tüm hayatımın tek özeti bu, imkansızdan hayal kırıklığı doğurmak.

Olmayacaksa neden çıktı karşıma? Tesadüf mü? Tevafuk mu? Öylesine mi? Neden?
3 yıl boyunca bunları sordum kendime. Herşeyde bir hayır vardır dedim, irdeleyip durdum. Cevap, bulmayı umduğum gibi çıkmadı.

Çünkü mutsuz olayım diye çıktın karşıma. Çünkü Allah öyle istedi. Çünkü 3yıl boyunca yaşadığım her acıdan ders çıkartmam gerekliydi. 

Ama biliyor musun, olmuyor. Yaşattığın şeylerin hiç birinden ders çıkartamadım. Sonunu bile bile baştan yaşa herşeyi deseler, sırf yanımda olacağın bir kaç ayın hayaliyle baştan yaşarım seninle herşeyi.

Dirayetli biri olmaktansa yanımda olmanı tercih ederdim. Yanımda olmadın, en fazla her sokak başında karşıma çıkıp canımı yaktın, acımı katladın.

Karşıma çıkmanda tesadüf değildi. Bana acıyı, mutsuzluğu, dolmayan boşluğu, yakamamayı, yıkamamayı, unutamamayı öğrettin. 
Karşıma çıkman öylesine değildi. Bana bağırmadan ağlamayı, uykusuzluğu, umudun içinde umutsuzluğu, geceleri balkonların ne işe yaradığını öğrettin.

Balkonlar ya ağlamak ya atlamak içindir.

Üstelik bildiğim onca şeye rağmen senide hala unutamadım.

7 Ocak 2017 Cumartesi

Kendini Affetme Meditasyonu


Kendimi af...

Hadi bir daha deneyelim..

Kendimi affedi..


Yapamayacağım, hiç bir zaman kendimi affetmeyi başaramayacağım galiba. 
Ama neden yapamıyorum? Neden bu kadar zor? Neden kendime bu kadar öfke doluyum? İki kelimeyi bir araya getirmek neden bu kadar yabancı? Neden? neden? neden?

'Kendimi affediyorum' diyemediğim için bile kendimi suçluyorum. Bir sürü 'neden' sorusunun içinde kayboluyorum.

Oysa kendimi affetsem kendimi kabullenmiş olurum. Kendimi kabullensem kendimi sevmiş olurum. Kendimi sevsem kendimden nefret etmem, kendime yüklenmem ve pozitif bir insan olurum. 

Derin bir nefes al, iç sesine kocaman pozitif bir gülümseyle doldur, bu sefer olacak;

"Herşey geçici, hiç bir acı kalıcı değil. Kendimi affediyorum. Kendime kızgın olmamın sebebi olan yeşil gözlü adamı affediyorum. İyiki beni sevmemiş, eğer beni sevseydi bunca yazıyı yazamazdım."

Sende dene. Unutma, varmak istediğin yolun önemi yok. Önemli olan varmak istediğin yere seni götüren yolda yaşayıp biriktirdiklerin.