1 Ocak 2018 Pazartesi

Sokaklarında Vuruluyorum.


Gözlerindeki derinliğin içinde başka bir kadın olduğunu anlamam sadece bir saniyemi aldı. Senin yalanlardan ibaret olduğunu anlamam ise sekiz ayımı... Kalbine o kadar derinden bağlıydım ki, aklımdan şüphe ettim senden şüphe etmedim.  İnanmak istemedim bir türlü. Ağzından çıkan kelimeler ne kadar netse o kadar kulağımda yankılandı. Kahroldum. 

Ne kadar benimsen o kadar yokmuşsun meğer. Sessizliğin içinde kendimi kendimden dinliyorum. Nerede hata yapıp seni kaybettiğimi bilmiyorum. Gittiğin günden beri kalbimin atışını boğazımda hissediyorum.

Kıyamet benim kalbimde çoktan koptu. Düşüyor ruhum, tıpkı teninden kopan diğer parçalanmış bedenler gibi. İçimde koca bir boşluk var. Orayı artık sen bile dolduramazsın. Boğulmak gibi değil, uçurumdan düşmen gibi değil. Adını hiç bilmediğim günlere yürüyor gibiyim. Sokaklarında vuruluyorum. Kendi ellerimle içine inşa ettiğim camdan şatolar üzerime yıkılıyor. Uğruna çektiğim bu yegane zulmü katlanılır kılan tek şey, bir zamanlar Tanrının bir hediyesi olduğunu düşündüğüm anılar.

Gitmeden bir kaç dakika önce önünde eğilmiştim, baştan aşağı süzmüştüm ruhsuz bedenini. Biri gelmiş, biri gitmiş senin için ne fark eder. Dününü bugününe hiç bir zaman taşımadın, sende acı bile yok. Artık öğrendim. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder